PEARSON JOURNAL https://pearsonjournal.com/index.php/pub <p>Pearson Journal of Social Sciences and Humanities (E-ISSN: 2717-7386) is an open access, peer-reviewed, international indexed and refereed journal published by IEDSR ASSOCIATION. Its main objective is to provide an intellectual platform for the international scholars. It aims to promote interdisciplinary studies in humanities and social science and become the leading journal in humanities and social science in the world.</p> Institute Of Economic Development And Social Researches tr-TR PEARSON JOURNAL 2717-7386 Kurtuluş Savaşı Temalı Film Afişlerinde Görsel Anlatının Biçimsel Çözümlemesi https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/614 <p>Kurtuluş Savaşı temalı film afişleri, tarihî ve kültürel açıdan önemli bir görsel iletişim aracıdır; bu afişler, dönemin ruhunu yansıtmakla beraber milli mücadeleye ilişkin duygu ve değerleri seyirciye aktarmaktadır. Çalışmada, 1932-1959 yılları arasında seçilen altı adet film afişi, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırmanın amacı, afişlerin dönemin görsel kültüründe oluşturduğu anlatıyı ortaya koymak ve tasarımsal ölçütler bağlamında ortak biçimsel stratejileri belirlemektir. Her afiş, okuma yönü, ima, zıtlık, bakış hizası, üçte birlik bölme, boşluk kullanımı, eylem çağrısı, akış önem sırası ve algılanabilirlik olmak üzere dokuz ölçütle değerlendirilmiş ve sonuçlar tabloyla karşılaştırılmıştır. Bu yaklaşım, bulguların sistematik ve tarihsel bağlamda yorumlanmasını sağlamıştır. Sonuçlar, üçte birlik bölme kuralı, güçlü kontrast kullanımı ve yönlendirici bakış hizalarının ulusal kimlik vurgusunu güçlendiren temel biçimsel stratejiler olduğunu göstermiştir. Kahramanlık retoriği ve kolektif hafızayı destekleyen simgelerle (ay yıldız, kalpak, asker silüeti) bütünleşen bu unsurlar, dönemin atmosferini yansıtmaktadır. Tipografi, renk paleti ve ölçek zıtlıkları, görsel gerilimi artırarak millî mücadele söyleminin ideolojik aktarımını sağlamıştır. Bu bağlamda afişlerin, ideolojik ve duygusal düzeyde etkili iletişim araçları olarak işlev gördüğü sonucuna ulaşılmıştır.</p> Özlem KUM Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 226 246 10.5281/zenodo.17054338 Siyasal İletişim Yönetiminde Seçim Kampanyaları Bağlamında 14 Mayıs 1950 Seçimleri https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/616 <p style="font-weight: 400;">Bu çalışma 1950 genel seçimlerinin, Siyasal iletişim ve seçim kampanyaları bağlamında değerlendirilmesini kapsamaktadır. Araştırmanın temel amacı, siyasal iletişim ekseninde, seçim kampanyalarının seçmen davranışları üzerindeki etkisini 14 Mayıs 1950 genel seçimleri üzerinden analiz etmek ve siyasal iletişim stratejilerinin iktidar olma süreçlerindeki rollerini ortaya koymaktır.</p> <p style="font-weight: 400;">Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiş olup veriler doküman incelemesi metoduyla toplanmıştır. İlgili literatür, dönem kaynakları vb. taranarak doküman incelemesiyle elde edilen veriler içerik analizi tekniğiyle analiz edilerek elde edilen bulgular ışığında konuya ilişkin bir değerlendirme ve çıkarsamada bulunulmuştur.</p> <p style="font-weight: 400;">Çalışmadan elde edilen bulgulara göre Demokrat Parti bu dönemde halkın uzun süren Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tek partili iktidar döneminden ve olumsuz koşullardan bıkkınlığını iyi değerlendirmiş ve doğru bir siyasal iletişim süreci yöneterek CHP’nin tek parti iktidarı dönemini sonlandırmıştır. Bu seçimlerde demokrat partinin yürütmüş olduğu seçim kampanyası hafızalardan silinmeyecek kadar etkili olmuştur. Seçim kampanyasına damgasını vuran “Yeter! söz milletindir” sloganı ile çok büyük bir etki yaratmış, yürüttüğü etkili siyasal iletişim süreci iktidara gelmiştir. Bu seçimler yargı gözetimi ve denetimi altında, gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre gerçekleştirilmesi nedeniyle 1946 şaibeli seçimlerine göre oldukça şeffaf ve güvenilir olmuştur. Ayrıca radyo yayınlarından faydalanılarak basın etkili bir şekilde kullanılmış ve kitle iletişim araçlarının önemi ortaya konulmuştur.</p> Furkan KEKLİK Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 247 263 10.5281/zenodo.17054615 Çevre Sağlığına Hemşirelik Yaklaşımı: Koruyucu Bakımın Güçlendirilmesi https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/617 <p>Bu derleme, çevre sağlığına hemşirelik yaklaşımını ve koruyucu bakımın güçlendirilmesini çok boyutlu bir şekilde ele almaktadır. Çevre sağlığı; iklim değişikliği, kirlilik ve biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel tehditlerin halk sağlığı üzerindeki etkileri açısından kritik bir alan haline gelmiştir. Bu bağlamda, hemşirelerin sürdürülebilir uygulamaları benimsemesi, çevre okuryazarlığını geliştirmesi ve savunuculuk rolünü üstlenmesi gereklidir. Hemşirelik eğitiminin çevre sağlığına duyarlılık içerecek biçimde güncellenmesi, geleceğin sağlık profesyonellerinin çevresel zorluklara yanıt verme yeterliliğini artıracaktır. Fiziksel çevre (hava, su, toprak kirliliği), sosyal çevre (yoksulluk, konut koşulları) ve iklim değişikliği gibi faktörler, bireylerin sağlığını etkileyen önemli çevresel belirleyicilerdir. Hemşireler birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde çevresel farkındalıkla hareket ederek hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunmasına katkı sunabilirler. Ayrıca, toplum sağlığı hemşireleri, çevre temelli müdahalelerde liderlik rolü üstlenerek sürdürülebilirlik ve eşitlik temelli halk sağlığı stratejilerinin uygulanmasında kilit aktörlerdir. Çevresel sağlık sorunlarının çözümünde hemşirelerin disiplinler arası iş birlikleri kurmaları, sağlık politikalarına katkı sunmaları ve çevresel adaleti gözetmeleri büyük önem taşımaktadır.</p> Özgür YILDIZ Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 264 278 10.5281/zenodo.17057830 Yolsuzluk Olgusu ile İktisadi Büyüme İlişkisi Analizi https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/619 <p>Yolsuzluk ve iktisadi büyüme arasındaki ilişki, ekonomi literatüründe uzun yıllardır önemli bir araştırma konusu olmuştur. Yolsuzluk ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki, iktisat literatüründe oldukça karmaşık ve çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Genel olarak, yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yarattığı savunulmaktadır. Ancak, bu etkinin doğası ve derecesi hem ülkenin kurumsal yapısına hem de yolsuzluğun niteliğine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.</p> <p>Yolsuzluğun ekonomi üzerinde yarattığı olumsuz etki, yatırım ortamını bozması, kaynakların verimsiz kullanılması, kayıtdışı ekonominin yaygınlaşması, illegal paranın ekonomik sisteme girmesi ve rekabetin azalması sayılabilir. Bu tür olumsuz etkiler, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması ve kamu harcamalarının verimliliğinin düşmesiyle birleşerek, ekonomik büyüme üzerinde ciddi negatif etkiler yaratmaktadır. Örneğin, Mauro (1995) yolsuzluğun büyümeyi nasıl yavaşlattığını analiz ederken, Tanzi ve Davoodi (1997) kamu yatırımlarının yolsuzluktan nasıl olumsuz etkilendiğini göstermiştir.</p> <p>Öte yandan, bazı araştırmacılar, belirli koşullar altında yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerinde kısa vadeli olumlu etkiler yaratabileceğini öne sürmektedir. Leff (1964) ve Huntington (1968), yolsuzluğun bazen bürokratik engelleri aşarak büyümeyi hızlandırabileceğini ileri sürmüşlerdir. Ancak, bu tür pozitif etkiler genellikle geçicidir ve uzun vadede yolsuzluğun yarattığı yapısal sorunlar ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkiler. Türkiye'de yapılan ampirik çalışmaların birçoğunda yolsuzluk ve iktisadi büyüme arasındaki nedensellik ilişkisini incelenmiş ve genel olarak yolsuzluğun iktisadi büyüme üzerinde olumsuz etkiler yarattığını tespit etmişlerdir.</p> Levent AKSU Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 279 322 10.5281/zenodo.17057989 Liman İşletmelerinde X ve Z Kuşağı Çalışanların Kurumsal Aidiyet Algılarının Kültürel Boyutlar Teorisi Temelinde Karşılaştırılması https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/618 <p>Bu çalışmada liman işletmeleri sektöründe X kuşağı (1965–1980 arası doğanlar) ile Z kuşağı (1997 sonrası doğanlar) çalışanların kurumsal aidiyet algıları, Hofstede’nin kültürel boyutlar teorisi ((güç mesafesi, bireycilik-kollektivizm, belirsizlikten kaçınma, erillik-dişillik, uzun vadeli-kısa vadeli yönelim, hazcılık-kısıtlama eğilimi)) bağlamında karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Araştırma nitel bir desende yürütülmüş, iki farklı kuşağa mensup çalışanlarla yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular, X ve Z kuşakları arasında örgüte bağlılık ve aidiyet algılarında belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin; X kuşağı yüksek güç mesafesine uyumlu davranışlar sergileyerek otoriteye bağlı, hiyerarşik ilişkilere saygılı ve kurallara bağlı bir aidiyet geliştirirken; Z kuşağı daha düşük güç mesafesi algısıyla yöneticilerle eşitlikçi ve katılımcı ilişkiler kurma beklentisi taşımaktadır. X kuşağı kolektivist değerlere önem verip kurumu sosyal bağlarla özdeşleştirirken, Z kuşağı bireysel gelişim, değer uyumu ve kişisel başarıyı aidiyetin temel belirleyicisi olarak görmektedir. Belirsizlikten kaçınma düzeyi X kuşağında yüksek olup istikrar ve standartlar aidiyetle ilişkilendirilirken; Z kuşağı değişimi olumlu karşılamakta, ancak bu sürecin açık iletişimle desteklenmesini beklemektedir. Ayrıca X kuşağı başarı ve sorumluluğu öncelerken, Z kuşağı iş-yaşam dengesi, anlamlılık ve değer uyumunu önceleyen daha dişil değerlere yönelmiştir. Her iki kuşak için güven ve adalet algısı aidiyetin temel belirleyicileri olarak görülmekle beraber, Z kuşağı yönetsel şeffaflık, değişime açıklık ve sosyal imkânlar konusunda daha yüksek bir duyarlılık sergilemektedir. Bu bulgular, kuşaklar arası farklılıkların anlaşılmasının, kurumların sürdürülebilir insan kaynakları politikaları geliştirmeleri açısından kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koymakta, özellikle liman işletmeleri gibi stratejik ve iş devri yüksek sektörlerde, farklı kuşakların aidiyet duygularını güçlendirmeye yönelik örgütsel ve yönetsel düzenlemelerin gerekliliğini vurgulamaktadır.</p> <p> </p> Eray ASILKAZANCI Gönül Kaya ÖZBAĞ Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 323 340 10.5281/zenodo.17058190 Oyun Temelli Öğrenmenin Çocukların Problem Çözme ve Sosyal Etkileşim Becerilerine Etkisi: Kuramsal Bir Derleme https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/626 <p>Bu çalışma, okul öncesi eğitimde oyunun öğrenme sürecindeki işlevini ele alarak, özellikle problem çözme ve sosyal etkileşim becerileriyle ilişkisini açıklamayı amaçlamaktadır. Araştırma, kuramsal bir derleme niteliğinde olup farklı disiplinlerde yapılmış güncel çalışmalar incelenerek ortak kavramsal sonuçlar sentezlenmiştir. Elde edilen değerlendirmeler, çocuğun oyun sırasında deneme yapma, strateji geliştirme ve hatayı yeniden düzenleme fırsatı bulduğunda problem çözme becerisinin belirgin biçimde geliştiğini göstermektedir. Bunun yanında grup oyunları ve hayali rol canlandırmaları, çocukların başkalarının duygu ve düşüncelerini fark etme, işbirliği yapma ve anlaşmazlıkları müzakere etme becerilerini güçlendirmektedir. Bu süreçlerin etkili şekilde ilerleyebilmesi için öğretmenin oyuna yön veren değil, düşünme sürecini destekleyen bir kolaylaştırıcı rol üstlenmesi önem taşımaktadır. Ayrıca çocukların oyunu kendi akışları içinde sürdürebilecekleri esnek ve materyal açısından çeşitli öğrenme ortamlarının oluşturulması, oyun temelli öğrenmenin derinliğini artırmaktadır. Bu bakış açısı, oyunun erken çocukluk eğitiminde temel bir gelişimsel öğrenme bağlamı olarak ele alınması gerektiğini göstermektedir.</p> Betül ÇEBİ Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 341 356 10.5281/zenodo.17584005 Mohammed Davud Han Dönemi (1973–1978): Devletin Yeniden Kuruluşu, Modernleşme Arayışı ve Afganistan’da Siyasal Dönüşüm https://pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/630 <p>Bu makale, Afganistan’da 17 Temmuz 1973 darbesiyle başlayan Mohammed Davud Han dönemini modern devlet inşası, merkezileştirme politikaları ve kalkınmacı modernleşme perspektifinden incelemektedir. Zahir Şah döneminin son yıllarında belirginleşen kurumsal tıkanma, temsil krizi ve yönetim kapasitesindeki zayıflama ile 1964 Anayasası sonrasında ortaya çıkan parçalı parlamenter yapı ve ideolojik kutuplaşma, dönemin arka planını oluşturmaktadır. Bu bağlamda 1973 darbesinin iç ve dış dinamikleri, Davud Han’ın ordu ve bürokrasi içerisindeki konumu ve monarşinin meşruiyet kaybı analiz edilmektedir. Cumhuriyet yönetiminin kurulmasının ardından parlamentonun fiilen devre dışı kalması, taşra idaresinin merkezileştirilmesi, güvenlik bürokrasisinin yeniden düzenlenmesi ve planlama kurumlarının güçlendirilmesi ayrıntılandırılmaktadır. Ayrıca sanayileşme, altyapı yatırımları, kırsal kalkınma ve eğitim alanındaki politikalar üzerinden kalkınmacı devlet anlayışı tartışılmaktadır. Son olarak dış politika yönelimleri ile PDPA dönemi, mücahit yönetimleri, Taliban’ın ilk iktidarı ve 2001 sonrası devlet inşa süreçlerinde Davud Han döneminin kurumsal ve zihinsel mirası değerlendirilmekte; 1973–1978 arası dönemin Afganistan’ın modern siyasal gelişiminde kritik bir geçiş eşiği oluşturduğu ileri sürülmektedir.</p> Mehmet AKTEL Zabihullah AZIZ Telif Hakkı (c) 2025 PEARSON JOURNAL https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-09-08 2025-09-08 8 33 357 372 10.5281/zenodo.17768171