TÜZEL KİŞİNİN HAKSIZ REKABETTEN KAYNAKLANAN MANEVİ ZARARI

Özet

Hukukumuzda, hak sahibi olup borç altına girebilen, başka bir deyişle hak ehliyetine sahip olan tek varlık, fiziki varlığı olan insanlar değildir. Gerçek kişi olarak ifade edilen insanın yanı sıra; maddi varlığı bulunmamakla beraber, hukuk düzeni tarafından kişi olma özelliği atfedilmiş birtakım kişi veya mal toplulukları da mevcuttur. İnsan hayatının sonlu ve belirli amaçları gerçekleştirmede gücünün sınırlı olması, toplumsal hayatın bir gereği olarak ortaya çıkan ve kendisini oluşturanlardan bağımsız bir kişiliği bulunan tüzel kişilere ihtiyaç doğurmuştur. Geliriyle öğrencilere burs vermek üzere kermes kuran bir dernek, yeni bir şube açan banka, yolcu taşımacılığı yapan bir havayolu şirketi, elektrik enerjisi üretmek amacıyla tesis kuran bir holding, tıpkı gerçek kişiler gibi hukuk sahnesinde yer almakta ve serbest piyasa içerisinde çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Tüzel kişilerin piyasa içerisinde özgürce ekonomik faaliyetlerde bulunabilmesi, aldatıcı hareketler veya iyiniyete aykırı davranışlar yoluyla, benzer mal ve hizmetleri arz eden kimseler arasında rekabet ortamının bozulmaması için, kanun koyucu haksız rekabet hükümlerini getirmiştir. Söz konusu hükümlerle, şartları oluşmuşsa, haksız rekabet olarak nitelendirilecek bir davranış sonucu zarar gören davacının; haksız rekabetin tespiti, men’i, eski hale iadesi, maddi tazminat ve nihayet kişilik hakkının korunmasına ilişkin hükümlere atıf yapılmak suretiyle, manevi tazminat talebinde bulunabileceği ifade edilmiştir. Bununla birlikte öğretide; tüzel kişilerin gerçek kişiler gibi acı, elem, üzüntü hisleri bulunmadığından manevi zarara uğramayacaklarını ifade eden görüşler bulunmaktadır. Çalışmada, tüzel kişi ve haksız rekabet kavramları açıklanarak, öğretideki farklı fikirler ve Yargıtay kararları ışığında, tüzel kişinin haksız rekabetten doğan manevi tazminat talebinin hangi koşullar altında söz konusu olabileceği açıklanacaktır