GÖÇ, SUÇ VE HUKUK ÜÇGENİNDE MEDYA: GÖÇ KENTLERİ

Özet

Dünyada artan gerilim, çatışmalar, savaşlar, açlık, yoksulluk, ekonomik dengesizlik, baskılar, dine, mezheplere, kültüre dayalı eşitsizlik ve huzursuzluk göçleri arttırmış ve bununla birlikte çok daha fazla soruna neden olmuştur. Devletlerin ülkeleri üzerindeki egemen haklarına ilişkin belirlemiş olduğu sınırlar, tarih boyunca var olmakla birlikte göç meselesi ile ilgili sorunları da beraberinde getirmiştir. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte deneyimlenen işkenceler ve ölümlerin neden olduğu ağır insan hakları ihlalleri, tüm dünyada nüfus hareketliliğine yol açmış ve bunun sonucu olarak da göç meselesi yakın tarihimizde önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Uluslararası örgütler ve devletler, göçlerden kaynaklanan sorunları hukuksal düzenlemelerle çözmeye çalışırken, göçlerden kaynaklanan sorunların ve suç oranlarının artışının hızına yetişememektedir. Bu bağlamda, kültür bagajlarını yanlarında hedef ülkeye götüren göçmenlerin burada karşılaştıkları sorunlar, başta yabancı düşmanlığı olmak üzere göçmenlerin yaşamlarını güçleştirmekte ve aynı zamanda ötekilerin dünyasında göçmenleri konumlandırmaktadır. Bu noktadan hareketle, göçlerle büyüyen kentler, metropolitan olmasa da kozmopolitan bir yapıya ulaşmakta ve zorunlu olarak yaşamanın, memnuniyetsizliğin, karmaşanın mekânına dönüşmektedir. Aşırı büyümüş kentlerde büyük oranda işsizlik, uyumsuzluk, huzursuzluk, çatışma, sorunları yaşanmaktadır. Hukuksal düzenlemeler yetersiz kalmaktadır.