İLÂHİ DİNLERİN CİN KAVRAMI ALGISI: GENEL BİR YAKLAŞIM
Özet Görüntüleme: 4074 / PDF İndirme: 341
DOI:
https://doi.org/10.46872/pj.133Anahtar Kelimeler:
Gayb, Cin, İslâm, Hristiyanlık, YahudilikÖzet
Cinlerin varlığını kabul etme ve inanma problemi insanlık tarihi boyunca gündemdeki önemini koruyan tartışmalı bir konudur. Beşerî din ve inançlarda zaman zaman Tanrısal özellikleri olduğu kabul edilen cinlerin, ilahî dinler arasında bazı farklılıklar bulunsa da genel itibarıyla cinlerin “Tanrı’nın emrinde olduğu, insanları yoldan çıkardığı ancak insanları kontrol altında tutma gücene sahip olamadıkları” gibi birtakım özelliklere sahip olduklarını kabul ettikleri görülmektedir. Bununla beraber semavi dinlerde cinlerin benzer birtakım özelliklerle zikredilmesinin onlara tümden aynı misyonun verilmesi anlamına gelmemektedir. Yahudilik öğretisinde cinlerin Babil sürgünü öncesi etkin bir tarzda bahsi geçmese de zaman içerisinde Yahudi kutsal kitabında yerini alan cinler, varlığı kabul edilmekle birlikte kesin olarak Tanrı’nın kudretiyle kontrol edilmekte ve onun hizmeti altında yer almaktadır. Babil sürgününden sonraki devrede halk inanışındaki düalist akımların etkisiyle cinleri iyi ve kötü varlıklar olarak ayıran Yahudilerin, “şedim” (kötü ruhlar) gibi birbirinden farklı birtakım terimleri kutsal kitaplarında kullanmaya başladıkları görülmektedir. Onlara göre, temel ihtiyaçlar noktasında insanlarla benzer özelliklere sahip olan cinlerin, aynı zamanda melekler gibi kanatları olup, maddî ve rûhi anlamda musibetlere temel teşkil edecek türden yaratıklar olduğu kabul edilmektedir. Yahudi inançlarına göre cinler, insan ve hayvan gibi canlıların bedenlerini işgal ederek onları delirtebilmektedir. Hristiyanlık öğretisinin, cin anlayışı hususunda farklı din ve düşüncelerden etkilendiği görülmektedir. Yahudilerin kutsal kitaplarına kıyasla kendi kitaplarında bu varlıklarla ilgili bilgiye daha fazla yer vermişlerdir. Öyle ki bazı insanların cinler adına kurban kesmesi, Yeni Ahit’te özellikle bahsedilmiş ve yasaklanmıştır. Bununla birlikte Yeni Ahit’te cinlerin, putperestlerin tanrısı olarak görüldüğü ve insanların bedenlerini kullanarak onları hasta ettikleri de zikredilmiştir. Cinleri kullanma faaliyetleri, insanlığın başına gelen her türlü felaket ve musibetin kaynağı olarak görülmüştür. Cin çarpması ve bu durumun tedavisiyle ilgili de Hristiyan kutsal kitaplarında çokça bilgi bulunmaktadır. İslam Dininde cinlerin varlığının mahiyeti hususunda tartışmalar olsa da varlığının ittifakla kabul edildiği, aynı zamanda onların, “dumansız ateş” ten yaratılmış olduğu kabul edilmektedir. İhtiyaç ve sorumluluk alma noktasında insanlarla aynı özelliğe sahip olan cinlerin, her zaman Allah’ın gücü ve kudreti altında oldukları, onların mutlak anlamda gaybı bilmelerinin söz konusu olmadığı ayrıca onların, bazı hayvanların suretlerine bürünebildiği ve insanlara da vesvese vererek onları kötü yola sürüklediklerine inanılmaktadır. Ayrıca cinler içerisinde iyi niyetli iman sahibi olanlar bulunduğu gibi, kötü niyetli ve inançsız olanları da bulunmaktadır. Bu çalışmamızda cin konusunu daha çok ilahî dinlere göre farklı yönleriyle ele alarak incelemeye tabi tuttuk.