AGORA FİLMİ'NİN EPİK FİLMLERDE KENT OLGUSU BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
Özet Görüntüleme: 147 / PDF İndirme: 67
DOI:
https://doi.org/10.46872/pj.570Anahtar Kelimeler:
Agora, Hipatya, Antik Şehir, Epik Filmler, ArkeolojiÖzet
Epik filmler, Sinema Tarihi Boyunca geçmişle iletişim kurmamızı sağladılar. Denilebilir ki, Arkeolojik filmler, işledikleri olgular günümüzle paralellik kurdukları ölçüde başarılıdırlar. İspanyol Yönetmen Alejandro Amanebar’ın 2009 tarihli “Agora” filmi, izleyiciyi, Hipatya’nın Öyküsü bağlamında, dekor, kostüm, mekan tasarımı başta olmak üzere her unsuruyla başarılı bir film olarak geçmişe, iki saat süren bir yolculuğa çıkarıyor. Büyük İskender’in Mısır’da kurduğu ve kendi adını taşıyan İskenderiye Şehri, M.Ö. 3. Yüzyıl’da kuruluşundan itibaren altı yüzyıl boyunca bir araştırma merkezi olmuş, bilimdeki en son gelişmelerin toplandığı ve yorumlandığı bir merkez konumuna ulaşmıştı. M.S.5.Yüzyıl İskenderiyesi ise, problemli bir dönem geçirmekte, bilim, büyük ölçüde putperestlikle özdeşleştirilmektedir. Bu dönemde, İskenderiye’de yaşayan, astronom, matematikçi ve bilim insanı Hipatya, korkusuzca ve akılcı duruşu ile tam da hedefteki bir araştırmacıyı simgelemektedir. Kentte, sözde Hristiyan ahlakını savunan Parabolanlar, 415 yılında, Hipatia’yı kendisinin sürdüğü atlı arabadan indirerek soyup, çıplak vücuduna darbeler vurarak öldürür, cesedini ise ateşe atarlar. Film, önce bu olayı hazırlayan etmenleri inceliyor sonrasında ise, Hipatya’nın son günleri paralelinde kentteki yaşama odaklanıyor. “Agora”nın ilk bakışta dikkati çeken özelliği, görsel estetik açısından, gelmiş geçmiş epikler arasında en iyisi olmasıdır. Daha ötesi, bir filmi başarılı kılanın, yapıttaki tüm unsurların en iyi şekilde gerçekleştirilmesi olduğu göz önüne alınırsa, “Agora”yı Sinema Tarihi’nde bugüne kadar yapılan en iyi epik olarak nitelendirebiliriz. Çalışmamızda tüm bu unsurları detaylı bir şekilde inceliyoruz.